Yıl 1781. Mekan
Viyana. Rus Dükü 1. Pavel bir devlet ziyareti için şehre gelecek. İmparator 2.
Joseph ona etkileyici bir karşılama hazırlamak peşinde, ama alışılmışın dışında
bir dokunuş istiyor. Bunun için, mucit Wolfgang von Kempelen’i çağırıyor.
Kempelen, herkesi şaşkına çeviren satranç otomatı Türk’ün mucidi. Daha önce eşi
benzeri görülmemiş bir şekilde bu robot satranç oynayabiliyor ve oynadığı
insanlara karşı kazanıyordu. Fakat son galibiyetinden sonra Kempelen, buhar
motorları üzerinde çalışacağını ve Türk’ü parçalarına ayıracağını açıklamıştı.
2. Joseph, Kempelen’den bir fenomen olan Türk’ü yeniden kurmasını ve Rus Dükü’nün
ziyaretinde bir şov yapmasını istedi; böylece Türk yeniden toplandı. Rus Dükü’ne
yapılan bu şov inanılmaz başarılı olacak ve sonrasında 2. Joseph’in talebi
üzerine Kempelen ve Türk bir Avrupa turnesine başlayacaktı.
Türk klasik
Osmanlı figüründe pala bıyıklı ve sarıklı bir robottu. O dönemler Avrupa’da
ilgi gören Karagöz ve Hacivat karakterlerine benziyordu. Önünde bir masa ve
satranç tahtası vardı. Karışık mekanik sistemlerden oluşuyordu. Eli ile taşları
oynatıyor, gözlerini gezdiriyor ve başını oynatıyordu. Ama en ilginci bir insan
gibi satranç oynayabiliyor ve çoğu maçını kazanıyordu.
Neydi bu Türk?
Nasıl çalışıyordu? Gerçekten otomatik olarak satranç mı oynuyordu? Ne yazık ki hayır,
Kempelen 18. Yüzyılda yapay zekayı geliştirmemişti; ama yine de dahice bir
düzenek hazırlamıştı. Aslında Türk, bir ilüzyon gösterisiydi. Türk’ün masası ön
tarafından açılıyor ve içeride kimsenin olmadığı seyirciye gösteriliyordu. Ön
tarafta göz aldatıcak şekilde düzenlenmiş birçok mekanik kaldıraç ve makara olduğundan
insanlar ikna oluyordu. Oysa, arka tarafta bir insanın girebileceği boyutta bir
boşluk vardı. Bir aldatmaca olsa da, Türk’ün içinde oldukça etkileyici bir
mekanik sistem vardı. Fark edilmeden içeri giren yönetici kişi, içeriden Türk’ün
hareketlerini kontrol edebiliyordu. Aynı zamanda masadaki satranç tahtasındaki
taşların altında mıknatıslar vardı ve bu mıknatıslar tahtada yer
değiştirdiğinde yöneticiye hareketi gösterecek şekilde içeride bazı ipleri
çekiyordu. Türk’ü yıllar içinde dönemin en büyük satranç oyuncularından
bazıları yönetti, ki bu sistem çok uzun yıllarca bir sır olarak kaldı.
Kempelen, Türk
ile Avrupa ve Amerika’da turneler yaptı. Ondan sonra Johann Maelzel tarafından
1804 yılında alındı ve onunla devam etti. Böylece Türk, toplamda 84 sene
dünyanın dört bir yanında şovlara çıktı. Dönemin büyük devlet adamları Napoleon
Bonaparte ve Benjamin Franklin’le de maç yapan Türk, ikisini de mağlup etti.
Maelzel öldükten arkadaşı John Kearslyey Mitchell tarafından bir müzeye
bağışlanan Türk, 1854 yılında bir yangında yok oldu. Mitchell’e göre, harlı
alevlerin arasından acı çeken dostumuzun son kelimeleri “Échec! Échec!” oldu
(fransızca “Şah”).
Muhteşem bir yazı. Hiç duymamıştım bu hikayeyi.....
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Silİlginç olayları, kişileri, hikayeleri okuyabileceğim farklı bir dalı olan bu bloga hoşgeldin diyorum. Yeni yazıları dört gözle bekliyoruz , arayı açmayın :)
YanıtlaSilHoşbulduk, teşekkürler :)
SilSevgili Fikir Jurnali,
YanıtlaSilyazını o kadar çok beğendim ki bir kez daha okumak istedim.
Fakat tekrar okuduktan sonra aklıma şu soru takıldı.....
Bu Wolfgang von Kempelen isimli arkadaş, "herkesi şaşkına çeviren ASLINDA HERKESİ KANDIRAN bu satranç otomatına hangi akla hizmetle "Türk" ismini vermiş te "Alman" veya "Avusturyalı" ismini vermemiş.
İlk okuduğumda dikkat etmediğim için algılayamamışım, bu biraz hakaret amaçlı konmuş bir isim....
Nasıl bir kompleks ve korku içinde düşünmüşse bilemiyorum, yaptığı hilebazlığa, sahtekarlığa bu ismi vermeyi uygun bulmuş.......
Merhabalar Hayalcinin Arkadaşı,
SilTürk isminin koymasının nedeninin hakaret olduğunu düşünmüyorum. O yıllarda Avrupa'da Osmanlı kültürünün etkisi var, o yüzden böyle bıyıklı kaftanlı bir karakter ile egzantik bir hava yakalamak istediğini düşünüyorum.
Zaten aslında herkesi kandıran derken, yaptığı bir ilüzyon gösterisi gibi aslında yani sahtekarlık demek doğru olmaz. Zaten kendi emeğini bir sahtekarlık olarak görüp böyle bir isim takmaz heralde kendisi.
Açıklamanız için teşekkür ederim.
SilBenim tezim ne kadar kötümserse sizin açıklamanızda fazla iyimser olmuş......
Yeni yazılarınızı bekliyorum......
Buffalo Soldiers filminde, Haluk Bilginer'in canlandırdığı karakterin adının The Turk olduğunu biliyor muydunuz:)
YanıtlaSil